| Englisch | Türkisch | |||
|---|---|---|---|---|
| Colloquial | ||||
| Colloquial | picture (one) (doing something) v. | (birini bir şey yaparken) hayal etmek | ||
|
I can't picture myself as a father. Kendimi bir baba olarak hayal edemem. More Sentences |
||||
| Colloquial | picture (one) (doing something) v. | (birini bir şey yaparken) gözünde canlandırmak | ||
|
Her eyes were filled with tears when she pictured the sad scene to herself. Üzücü sahneyi kendi gözünde canlandırdığında gözleri yaşlarla doldu. More Sentences |
||||
| Colloquial | picture (one) (doing something) v. | (birini bir şey yaparken) düşünmek | ||
